Tülkanat İle Pulkanat Masalı
Bir varmış, bir yokmuş. Beyaz köpükten yapılmış şirin bir yuva varmış, bu şirin yuvada Pulkanat adında sevimli bir böcek yaşarmış. Pulkanat dut yapraklarını çok severmiş. Yaprakları afiyetle yer, sonra da tıkır tıkır işlermiş. Yine böyle bir günde dut yapraklarını iştahla yerken kapısı çalınmış;
-Tık tık tık! -Kim var orada ? demiş Pulkanat. -Benim adım Tülkanat. Peki sen kimsin, ne yapıyorsun orada? demiş bir ses, Pulkanat seslenmiş.
-Benimki de Pulkanat. Tanıştığımız için memnun oldum.
-Yaşasın bir arkadaş buldum, canım çok sıkılıyor deminden beri oynamak için bir arkadaş arıyorum sonunda buldum, haydi dışarı çık da oynayalım, demiş Tülkanat.
Pulkanat , önündeki koca dut yaprağını dürüm yapmış ve iki lokmada yutmuş. Bir yandan da;
-Az bir işim kaldı, bitirir bitirmez geleceğim, demiş. Tülkanat, çok şaşırmış.
-Ne işin olabilir ki senin? Ne yapıyorsun orada bana da söyler misin? demiş. Pulkanat içeriden seslenmiş;
-Bütün gün yaprak yiyor, ipek örüyorum.
-İpek örüyorsun, ne yapacaksın ipeği?
-Ne mi yapacağım? İnsanlara vereceğim tabi ki. Tülkanat alaylı alaylı gülmüş.
-Onların güçlü kuvvetli kolları var. Kocaman fabrikaları var, pekala yaparlar senin minnacık ipeğini ne yapsınlar, demiş. Pulkanat ipeğini örmeye devam etmiş. Bir yandan da gülmüş.
-Benim yaptığım ipeği dünyada hiçbir fabrika yapamaz. Bunun için benim ipeğim çok değerlidir, demiş. Tülkanat şaşkınlıklar içerisinde:
-Ne işe yarar bu ipeklerin?
-Yumuşacıktır benim ipeklerim, çok güzeldir, narindir, pek aranır tutulur.
–Peki bunca ördüğün ipek ne olacak ? demiş Tülkanat.
–İnsanlar elbise, örtü, şal yaparlar ve çok pahalıya satarlar. Sevdiklerine hediye ederler. Pek kıymetlidir senin anlayacağın, demiş.
Tülkanat hiç bilmediği şeyler duyduğu için şaşkınlığı devam ediyormuş.
–Demek öyle ha! Bütün bunları ilk kez duyuyorum. Ne kadar marifetliymişsin sen öyle!
-Bana ipek böceği derler, benim işim bu, demiş Pulkanat.
Tülkanat ilk kez bir ipek böceğiyle arkadaş oluyormuş. Onu daha yakından tanımak ve arkadaş olmak için sabırsızlanmış.
–Peki sen hiç dışarıya oynamaya çıkmaz mısın?
–Çıkarım elbette, demiş Pulkanat. Her şeyin bir vakti var. Uzun zamandan beri bu işi yapıyorum, metrelerce ipek ördüm. İşim bitti artık şimdi dışarı çıkacağım. İstediğim kadar oynarım, demiş.
Pulkanat’ın artık yuvadan çıkma vakti gelmiş. Son hazırlıkları yapmış. Tülkanat çok sevinmiş, tülden kanatlarını pır pır birbirine vurmuş.
–Yaşasın, demek sonunda dışarı çıkacaksın, demiş.
Pulkanat köpüklü yuvasından başını dışarı uzatmış. O kadar saf, o kadar tatlı bir yüzü varmış ki… Tülkanat ona yardımcı olmuş, dışarı çıkar çıkmaz şöyle demiş;
-Ohh, temiz hava bol güneş, yaşamak ne güzel.
Tülkanat böylesine iyi yürekli, çalışkan ve mutlu bir arkadaş bulduğu için çok mutluymuş. Birlikte dışarı süzülmüşler. Yan yana uçup renkli çiçeklere konmuşlar. Pulkanat insanlara en yumuşak kumaşı hediye ettiği için çok mutluymuş. Tülkanat ise böylesine faydalı bir arkadaş bulduğu için…
Mavi göklerde sevinçle kanat vurup uçmuşlar. Hayat çok güzelmiş.